Kadim Kürt İnanışı Kızılbaşlık Kökeni Evrimi ve Felsefesi:
Kainat, ilahi aşkın bir ürünüdür. Tanrı aşka geldi ve kainatı var etti, her şey aynı özü taşır. İnsan da mevcut tüm varlıkların bir parçasıdır. Bu yüzden kendini evrende var olan hiçbir varlıktan üstün göremez. O ancak evrende var olan bütün varlıklar arasında tek ve birincidir; bu özelliğiyle de kainatın tek sorumlusudur. Her şey insanın sorumluluğu altındadır ve insan, evrendeki tüm varlıklara karşı sorumludur. İnsan bu sorumluluğunu akıldan almıştır; akıl, insanlara bir üstünlük değil her varlığa karşı sorumlu kılmaktadır.
İnsan, sadece var olan varlıklara karşı değil bütün insanlara karşıda sorumlu, onlarla eşit ve eş değerdedir. Doğada herkese yetecek kadar nimet vardır; yeter ki insanlar açgözlülük yapmadan kendi aralarında hakça ve eşitçe bölüştürebilsinler. Eşitsizlik şiddet kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Tanrı’ya ulaşmanın yolla; karanlığı yenip, aydınlığa ulaşmaktır. Aydınlığın yolu da ilimden geçer. İlimle insan, Tanrı’nın aşkla var ettiği kainatın sırrını çözebilir. Kızılbaşların ve Alevilerin eğitime ve müspet bilimlere verdikleri önemin nedeni budur. Bu yüzden, Alevi/Kızılbaşlarda Tanrı uluhiyetten çok, insan aklının yaratması olan bilimdir.
Doğu Dersim:
İşgal kuvvetleri, ülkenin kültür ve tarihini tahrip ettiklerinden dolayı, Kürt ileri gelenleri halk üzerindeki etkinliklerini korumak için kendilerini hangi ülkenin kültürü baskınsa o ülkenin ileri gelenlerine bağlanmışlardır. Arap istilasından sonra önemli Kürt şahsiyetler, kendilerini Araplara bağlayarak, bir de kutsal aidiyetler kazanmışlardır.”
Eser Sancı Yayınları tarafından 2019 yılında yayımlanmıştır.
Rızalık Toplumları:
Bilim insanları insanoğlunun tarihi serüvenini, önce ikiye ayırırlar: Tarih öncesi toplumlar (bunlara üretim öncesi topluluklar ya da doğal (ilkel) topluluklar); tarih sonrası topluluklar (bunlara da üretim sürecindeki topluluklar ya da uygar topluluklar) denir. Ayrıca doğal toplulukları paleolitik, neolitik şeklinde ayırmak da mümkün.
Doğal toplum döneminin temel özelliklerinden biri, tüm yönleriyle kendi kendine yeten bir toplumsallık gerçekliğinin açığa çıkmış olmasıdır. Bu durumun en önemli özelliği veya çarpıcı yönü insanlığın devlet gibi organizasyon veya kurumlara ihtiyaç duymadan yaşanabileceğini göstermesidir. Mülkiyet fikrinin bilinmediği, devlet ve iktidar sahibi olmayı hedeflemediği, cinsiyet ayrımının, sömürünün olmadığı, eşit, özgür ve demokratik topluluklardan oluşmaktadır. Doğal toplumun dünyasında tüm toplumsal yabancılaşma, parçalanma, sınıflaşma ve ikilemlere kaynaklık eden hiyerarşi, iktidar ve devlet yoktur. Dolayısıyla doğal toplum hiyerarşisiz, sınıfsız ve bölünmemiş bir toplumdur. İnsan-doğa, insan-insan, kadın-erkek, genç-yaşlı, birey-toplum gibi karşıt ikilemler yoktur. Her şey rızalık temeline dayalı olup, gönüllülük esaslarına göre yapılır. İşten kaytarma, sorumluluktan kaçınma toplumun yabancı olduğu kavramlardır, herkes sorumlu, herkes gönüllüdür.
Eser 2021 yılında Babek Yayınları tarafından yayımlanmıştır.